Fransızların göründüklerinden daha bilge oldukları, İspanyolların ise olduklarından daha bilge göründükleri düşünülür genellikle.
Uluslar arasındaki ayrım şöyle dursun, bu konuda kişiler arasındaki ayrımın büyüklüğü şu götürmez kesinliktedir. Bir havarinin dini bütünlükten söz ederken: "Görünüşte dini
bütün geçinirler, ama dinin gücünü benimsemezler."(Kutsal Kitap, 2. Timotheus III, 5)
dediği gibi, doğru düzgün hiçbir şey yapacak yetenekle olmamakla birlikte, gene de
bilgiçlik satan kimseler vardır: "Magno conatü nugas". ("Ivır zıvır şeylere büyük çaba harcarlar." Terentius, Özünün Celladı III, 5, 8.)
Bu bilgiçlik budalalarının çabalarını, dümdüz yüzeyleri derin geniş nesnelermiş gibi göstermek için nasıl ayna oyunlarına giriştiklerini görmek, her aklı başında insanı güldürecek, taşlamalara konu olabilecek bir şeydir. Kimileri öyle çekingen öyle sakıngandır ki satılık mallarını ancak alacakaranlıkta ortaya çıkarır, yoksa hep biraz uzakta kalmak isterler. Pek anlamadıkları bir konu üzerinde konuştuklarını içlerinden bilseler de, başkalarına konuyu iyi biliyormuş da pek konuşmak istemiyormuş gibi gözükmek isterler. Kimileri de bakışlardan, el kol sallamalardan yardım umar, bu işaretlerle bilge görünmeye çalışırlar; tıpkı Çiçero'nun Piso için, yanıtlarken bir kaşını yukarı kaldırıyor, bir kaşını da çenesine indiriyordu demesi gibi: "Peşpondes, altero and frontem sublato, alterum ad mentum depresso süpercilio, erudelitatem tıbı non placere. ("Kasinin birini alnına kaldırıp ötekini de çenene sarkıtarak zorbalığın dostu olmadığını söylüyorsun bana." Çiçero, In Pisonem, VI)
Kimisi de kocaman sözlerle, kararlı bir görünüşle çevreyi etkilediklerini sanırlar. Daha başkaları, kafalarıyla erişemedikleri her şeyi hor görüyormuş küçümsüyormuş gibi davranır, üzerinde durulmaya değmez diye geçer, bilgisizliklerini bir yargı gibi göstermek isterler.
Kimileri de hep incelikleri arar, kılı kırk yararak göz boyarken gerçek konuyu gürültüye getirirler. Bunlar için A.Gellıus: "Hominem delirum, qui verborum minutıış rerum frangıt pöndera" ("Usta söz cambazlıklarıyla konuların ağırbaşlılığını bozan budala biri." Aulus Gellıus, ikinci yüzyılda ilkçağ yazarlarından yaptığı Noctes Attıcae adli unlu derlemesiyle tanınır. Ancak bu alıntının ondan değil de Quintilianus'tan olduğu söyleniyor.
53
Quintilianus, Seneça için söylemiş bu sözü.) Bu konuda Platon da Pratagoras'ta
Prodicus'a baştan sona kılı kırk yaran inceliklerle dolu bir söylev çektirir. (Protagoras
357.)
Bu tür insanlar karar anlarında çoğunlukla karşıt bir tutum takınır, karşı çıkmakla, güçlükleri sözde önceden söylemekle önem kazanmaya çalışırlar; çünkü bir yargıya yanlış denirse her şey biter, ama doğru denirse üzerinde kafa yormak gerekir. Böyle uzlaşmaz bir bilgiççe tutum her önemli iş için gerçek bir çelmedir. Kısacası, top atmış hiçbir tüccar, hiçbir gizli yoksul, varlıklı görünmek amacıyla, bu boş insanların yetenekli geçinmek için çevirmek zorunda kaldıkları bunca dalavereyi çevirmez. Bilgiçlik delileri bir yolunu bulur un de kazanırlar belki. Ama bunlara hiç kimse iş vermesin sakın. İşinizi bilgiçlik taşlayan birine gördürmektense, bir budalaya gördürmek çok daha iyidir.
Alıntı: (BACON; Bütün Denemeler - XXVI - Bilge Görünmek Üstüne, syf. 126-127)

